Bu site, tarayıcınız için sınırlı desteğe sahiptir. Edge, Chrome, Safari veya Firefox'a geçmenizi öneririz.

The Fashion Pact / Moda sözleşmesi

2019 Ağustos ayında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un davetiyle dünyanın moda ve tekstil devlerinden yaklaşık 150 markayı temsil eden 32 firma G7 Fransa zirvesinde bir sözleşme imzaladı. ”The Fashion Pact “olarak kayıtlara geçen bu sözleşmenin hedefi iklim, biyolojik çeşitlilik ve okyanuslar gibi alanlarda iyileştirmeye gitmekti. Moda endüstrisi, BM’e göre tüm atık suların en az %20’lik kısmını kapsıyor ve sera gazı emisyonun da % 10’luk kısmından sorumlu. Ve önlem alınmadığı takdirde2050 yılına kadar tekstil, dünya karbon emisyonunun %50’ sinden sorumlu olacak. Bu moda için tüm gezegenin ödemesi gereken ağır bir bedel. Çevresel kaygı markaları dünyaya yayılan tedarikçileriyle birlikte değişime zorluyor.

Bu anlaşmanın amacı öncelikle, küresel ısınmayı 2100 yılına kadar 1,5 derece altında tutabilmek ve sera gazı emisyonun 2050 yılına kadar sıfırlamak. Bununla birlikte biyolojik çeşitlilik için doğal ekosistemlerin geri alınması ve var olan türleri korumak için bilimsel hedefler koymak. Okyanuslar için ise moda endüstrisinin tek kullanımlık plastikleri tamamen kaldırarak olumsuz etkileri azaltmak. Tabi kimyasal boya atıkları için de yeni sistemler geliştirilmesi şartlardan biri.

12 Ekim’de “The Fashion Pact” yeni bir basın bülteni yayınladı. Ağustos 2019’dan bugüne kadar neler yapıldığıyla ilgili son bilgileri paylaştı. Bir yıl içerisinde üyelik 2 katına ulaşarak 60’ın üstüne çıktı. 14 ülkeye yayılıp 200 markayı temsil ederek moda dünyasının 1/3’ünü oluşturacak hale geldi. Basın bülteninde verilen bilgilere göre 2050 olan hedefleri 2025’lere kadar çekmiş görünüyorlar. Öncelikle markalar tüm bu hedeflerini tutturabilmek için, üretim ağını kontrol altına alıp izlemeyi sağlayan bir denetim ve takip ağı geliştirmeye başladı. İpliğin geldiği yer başta olmak üzere nakliyesinden tedarik zincirinin her bir küçük halkasına kadar her aşamada bu önlemleri uygulamak için, kontrolü sağlamaya ve denetimleri yapmaya çalışıyorlar.

Daha önümüzde uzun bir yol görünüyor fakat farkındalıkla atılan adımlar olması sevindirici. Türkiye’de son 30 yıldır kirlenen sularımızı ve nehirlerimizi düşünürsek fason ihracatı yapan ülkemiz için de bu önlemlerin olması büyük katkı sağlıyor. İplikten kumaşa, fasondan yüklemeye kadar tedarik zincirindeki her halka iş yapabilmek için bu kurallara uymak zorunda kalacak. Türk üreticileri için de en akıllıca olanı altyapılarına yatırım yapmak ve yenilenen dünyada yerlerini almak olacaktır.

Sepet

Satın alınabilecek başka ürün yok

Sepetiniz şu anda boş.